Dönüşüm - Kitap İncelemesi
Yazar: Franz Kafka
Editör: Emrah Serdan
Almanca Aslından Çeviren: Ahmet Cemal
Sayfa Sayısı: 102
Yayın: Can Yayınları
DEĞERLENDİRME
Bu eserle ilgili diğer incelemelerimde olduğu gibi giriş mahiyetinde bir özet yazmaktan ziyade değerlendirmenin içerisinde bahsedeceğim olanlardan. Sebebi tek solukta okunabilen, kısa ve dallanıp budaklanmayan, sayfaların tasvirlerle akıp gittiği bir olay hikayesi olması. Gregor Samsa adlı başkahramanımız sabah gözünü açtığında kendisini böceğe dönüşmüş şekilde buluyor. Hayatı sıradan, başkalarının adeta köleliğiyle geçen bireyin tragedyasına bu dönüşümle dahil oluyoruz. Akşamdan kilitlediği kapısı sebebiyle yeni halini aile fertleri görmüyor. Lakin her zaman gitmek için sabahın henüz karanlığında uyandığı ve erkenden yola koyulduğu işine saatlerce geç kalması evin diğer bireylerinde kuşku yaratıyor. Hatta bu kuşku işyerindekilerde de doğmuş olacak ki Müdür Bey merakını gidermek için eve geliyor. Kilitli kapı ardından ısrarlı çağrıları hasta olduğu, az sonra geleceği yalanlarıyla geçiştiriyor bizimki. Akabinde Müdür Bey patronuyla istişaresinde gelmeyişini kısa süre önce ona emanet edilmiş olan ödeme makbuzlarına bağladıklarını, başta ihtimal vermese de şimdi doğruluğuna kanaat getirdiğini söyler. Kepazelik. Hem de tüm aile fertlerinin önünde. İnsanların kutsallaştırdığı para için yaşaması ve olağanüstü durumları dahi hiçe sayabilecek kadar gözlerinin bu kutsiyet için körleşmesi akıl alır gibi değil. Senelerce çalıştığı iş için emek sarf etmiş olmanın, bir anlık çalışamayacak olduğunun belirtisi karşısında yok hükmüne girmesi de acı verici. Bunların ardından Gregor Samsa kapıyı açarak Müdür Bey'in ve ailesinin karşısına çıkar. Müdür Bey korkusundan sıçraya sıçraya merdivenleri aşarak gözden kaybolur. Aile ise gördüklerine inanamaz.
Bir süre sonra düzeleceği umuduyla beklerler. Lakin gelişme olmaz. Evlerinde kiraladıkları odanın müşterilerini korkutarak kaçmalarına sebep olması çok sevdiği ve ebeveynlerinin aklının ucundan geçirmesine dahi öfkelendiği konservatuar hayalini gerçekleştirmesi için çabaladığı kız kardeşi bile ondan kurtulmaları gerektiğini söyler. Bu da büyük bir yıkım olur Gregor Samsa için. Zaten açlıktan, üzüntüden gün geçtikçe eriyip bitmektedir. Kız kardeş Grete'nin sözleri ailenin aklına yatar. Kurtulmanın nasılını düşünürlerken sabahleyin eve gelen temizlikçi Gregor'u odasında ölü halde bulur. Ölümü tüm ailenin rahatlamasını ve huzur bulmasını sağlar. Gerek dönüşümü öncesi gerek böceğe dönüşümü sonrası fazlalık olarak görülen Gregor Samsa'dan kurtulmuşlardır artık. Birlikte mutlu ve huzurlu yaşam sürecekleri yeni umutlar sahibi olup yeni hayallere yelken açarlar.
Acı bir trajedi. Gregor Samsa katı kurallı babasının, arzularının ve hayatının gözünde manası olmayan diğer aile fertlerinin köleliğiyle geçirdi ömrünü. Keza iş hayatında çabalarıyla hiçbir zaman tatmin edemedi patronunu. Fakat işinin hakkını herkesten katbekat fazlasıyla vererek yapmaktan vazgeçmedi. O kadar hiçti ki toplumun içinde, bir böceğe dönüştü sonunda. Kız kardeşinin odasını değiştirme fikrine karşın annesi herhangi bir değişiklik yapmayacaklarını söylemişti. Nedeni bir ihtimal böcek halinden eski haline dönerse her şeyi aynı yerli yerinde bularak eksiklik, yabancılık hissetmemesiymiş. Yine kız kardeşinin "onun Gregor Samsa olduğunu sanıyoruz veya yeniden Gregor Samsa olacağını. Yanlış düşünüyoruz, olmayacak. Bu yüzden ondan kurtulmalıyız." sözlerini de dahil ettiğimde her şey yerli yerine oturuyor. Mesele ne odadaki eşyaların yeri, ne de biricik çocuklarının, ağabeylerinin eski haline dönmesi arzuları. Asıl mesele köle olarak kullandıkları, dediklerini ikiletmeyen Gregor Samsa'nın yeniden kullanılabilecek kıvama gelmesi. Çünkü böcek hiçbir işlerine yaramaz, fayda sağlamaz. Yeniden kullanılabilecek hale gelmeyeceğini anladıklarındaysa çözüm basit, ondan kurtulmak. Sevgi değil, faydacılık. Fayda yoksa kimliğinin mühim olmaması ve yok olmasını şüphesiz kabul etmek.
Günümüzün en büyük sorunlarından biri yalnızlık. Ama nasıl yalnızlık? Kalabalıklar içinde sezilen yalnızlık. Bazen toplum içinde öyle değersiz hissederiz ki kendimizi, kullanılmak için yanımızda olduğunu hissederiz insanların. İşte bu o. Böcek gibi, böcek kadar değersiz. Üstüne basılarak ezilir. Bazen üstüne basılmaya bile tenezzül edilmez. Zira ehemmiyetsizdir. Böceğin suçu, böceğe dönüşenin hatası değildir ki bu. Onu öyle hissettirenlerin insanlık suçudur. Hukukun devreye girmediği bu anlarda kelimeler de suçlunun yanındadır. En nihayetinde bu toplum çatışmasında ne olursa olsun sürünün dışına çıktığı için ezilerek yok edilir birey. Gregor Samsa'nın hikayesi de bu gerçekliğin telaffuzudur.
Yorumlar
Yorum Gönder