Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat - Kitap İncelemesi

 


Yazar: Şemsettin Sami

Editör: Hacer Er

Günümüz Türkçesine Uyarlayan: Ömer Aslan

Sayfa Sayısı: 110

Yayın: Türkiye İŞ Bankası Kültür Yayınları


ÖZET


Talat genç yaşında yetim kalmış ve annesi tarafından büyütülmüş, kalemde çalışan genç bir delikanlıdır. İş yerine giderken ve fırsat buldukça Hacı Mustafa'nın tütün dükkanına uğrar. Fitnat da Hacı Mustafa'nın evlatlığıdır. Talat ve Fitnat birbirlerini görüp aşık olurlar. Fakat Hacı Mustafa Fitnat'ın dışarıya çıkmasına, insanlarla görüşmesini izin vermemektedir.

Talat, aşkının yarattığı çılgınlıkla kadın kılığına girip nakış öğrenmek ve bunun karşılığında okuma-yazma eğitimi vermek bahanesiyle Fitnat'ın evine Ragıbe ismiyle girer. Fitnat Ragıbe'yi aşık olduğu adama benzetir ve sorduğu sorularla onun Talat'ın kız kardeşi olduğu kanaatine varır. Talat da Fitnat'ın hal ve hareketlerinden aşkının karşılıklı olduğunu anlar.

Ragıbe'nin Fitnat'ın evine girebilmek için aracı olarak kullandığı nakış hocası Şerife Hanım Ali Bey'le Fitnat'ı evlendirmeye çabalar. Ali Bey Üsküdar'da insanların hayallerinde bile göremeyeceği konağın sahibi, zengin bir beyefendidir. Geçmişteki evliliğinde tartışarak eşini boşamış, pişman olup ona ulaşmaya çalışsa da başaramamış ve en sonunda ölüm haberini alarak yıkılmış, hayata küsmüştür. Evliliğe Hacı Mustafa razı gelerek kızını ikna etmeye çabalar. Fakat Fitnat, Talat'ın aşkıyla yanıp tutuşurken bu evliliği yapmak onun için ölümden beter bir eziyettir. Ragıbe diye bildiği Talat'a her şeyi anlatır. Talat da dayanamayıp peruğunu, kıyafetlerini çıkartır ve Fitnat'a kendi yüzünü gösterir. İki aşık sevdiğinin karşısında olduğu bilincinde olsa da bu haber mutluluklarını köreltir. Talat hastalanır, yataklara düşer.

Aşıklar sorunlarına çözüm bulmak için mektuplaşırlarken Hacı Mustafa kızının ağlamaktan zayıf düştüğünü gördüğünden evlilik için başka plan yaparak Fitnat'a onu Ali Bey'le evlendirmekten vazgeçtiğini söyler. Fitnat sevinçle durumu mektup yazarak Talat'a iletir. Hacı Mustafa, yazı geçirmek için bir konağa gidecekleri bahanesiyle Fitnat'ı ikna eder. Konağa gittiklerinde her şey ortaya çıkar, Hacı Mustafa aslında kızını düğününe, gelin olacağı eve getirmiştir. Fitnat yıkılır. Bayılır ve ayıldığında ağlamaktan ortalığı ayağa kaldırır. Ağlarken Talat'ı sayıklar, Ali Bey'i gördüğünde ürkerek ağlamasının şiddetini arttırır. Ali Bey buna mana veremez. Fitnat seneler önce ölen eşi Zekiye Hanım'ın tıpatıp aynısıdır. Fitnat fırsat bulduğunda Talat Bey'e durumu izah eden bir mektup yazar. Sonrasında Fitnat'ın boynundan düşen, rahmetli annesinin 18 yaşına geldiğinde açmasını söylediği muskayı merakından açar ve içindeki mektubu okur. Mektubu yazan seneler önce ölen eşi Zekiye Hanım'dır. Fitnat'ın kızı olduğunu öğrenir. Derhal onunla konuşmak ve onu Talat'la evlendirmek için odasına gider. Fakat Fitnat intihar etmiştir. O sırada Talat, Ragıbe kılığında konağa gelmiş ve Fitnat'ı görünce yıkılmıştır. Fitnat ölür. Talat da bu acıya dayanamayarak yatağa düşer ve kısa bir süre sonra ölür. Ali Bey ise aklını yitirir ve 6 ay sonra o da ölür.


KARAKTERLER

Talat: Genç yaşında yetim kalmış ve annesi Saliha Hanım tarafından yetiştirilmiş, kalemde çalışan genç bir delikanlıdır. Fitnat'a aşkından her şeyi yapar.

Fitnat: Yetim ve öksüz kaldığından Hacı Mustafa tarafından evlatlık alınır. Talat'a olan aşkına rağmen görücü usulüyle babası olduğunu bilmediği Ali Bey ile evlendirilir. Bu evlilik sonrası sevdiğiyle kavuşamadan canına kıyar.

Ali Bey: Üsküdar, Toptaşı'ndaki konağın sahibi, zengin bir beyefendidir. Eşi Zekiye Hanım'ı seneler öncesinde kaybetmenin acısı içinde hiç dinmemiştir. Evlendiği Fitnat'ın kızı olduğunu öğrendiğinden bir o kadar sevinse de çok geçmeden onun da ölmesi aklını yitirmesine sebep olur.

Hacı Baba: Adı Mustafa'dır. Tütüncülük yapmaktadır. Fitnat'ın üvey babasıdır.

Şerife Kadın: Talat'ın nakış hocasıdır. Ali Bey ile Fitnat'ın evliliğine vesile olur.

Emine Kadın: Hacı Mustafa'nın ihtiyar analığıdır. Olanları öğrendiğinde üzüntüsünden vefat etmiştir.

Saliha Hanım: Talat'ın annesidir. Yıllar öncesinde dul kalmıştır. Okuma-yazma bilen ileri görüşlü bir kadındır. Talat ve Fitnat'a olanlardan sonra ağlamaktan iki gözü de kör olur.

Zekiye Hanım: Ali Bey'in ölen eşi aynı zamanda Fitnat'ın annesidir.


DEĞERLENDİRME


Şemseddin Sami tarafından kaleme alınmış, 1872 yılında Hadika Gazetesi'nde cüz cüz yayımlanan ve bugün klasik olarak karşımıza çıkan bir eser Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat. Peki sadece bu kadar mıdır? Elbette hayır. Eser aynı zamanda Türk Edebiyatı'ndaki ilk yerli romandır. Şemseddin Sami modern anlamdaki ilk geniş kapsamlı Türkçe sözlük Kamus-ı Türki'yi, ilk Türkçe ansiklopedi Kamus-ül Alam'ı yazmakla kalmamış bir de Türk Edebiyatı'nın ilk romanını kaleme almış.

İlk olması sebebiyle bittabi göze çarpan kusurlar mevcut. Özellikle roman yazımında çokça eleştirilen ve romanı kusurlu gösteren "sık sık araya girmek" bu eserde karşımıza çıkıyor. Ben her ne kadar sık sık araya girmenin, nutuk atmanın, meddahlık yapmanın romanın kusurluluğunu belirleyemeyeceğini düşünsem de burada düşüncem biraz değişiyor. Çünkü yazarın sık sık araya girip söyledikleri, yaptığı hatırlatmalar okurken beni rahatsız etti. Örneğin benim düşüncemi destekleyebilecek eserlerin yaratıcısı Ahmet Mithat bunu hiç de öyle yapmıyor. Romanda kaçırdığımız ayrıntılara ışık tuttuğu gibi doğru yerde araya girdiğinden okurken aldığım keyfi daha da arttırıyor. Fakat Şemseddin Sami bunu başaramamış. Sebebiyse basit, "ilk" yerli roman olması. İlkler çoğu alanda öncü, izlenilmesi gereken yolun rehberi gibi gözükse de ilk ve son arasında her şeyden önemlisi tecrübe farkı vardır. Yola çıkmakla yolu yarılamış olmak arasındaki fark gibi. Yapılan hatalar her adımda eleştirilir, üzerinden geçilir ve daha iyi bir adım atabilmek için düzeltilir. Geliştirmekten, yenilikten bahsederken postmodernist yaklaşımla bazen hiçbir şey anlatamayandan ziyade belki bu kusurda, olay örgüsü belli bir roman tercih edilebilir lakin oraya hiç girmeyeceğim. Sonuç olarak ilk olandaki kusurlar görmezden gelinebilir.

Hikaye bize evlilik usullerinin nasıl olduğunu, nasıl olması gerektiğini gösterirken bir yandan görücü usulü evliliklere de ayna oluyor. Talat anlatılan karakter sebebiyle hileye başvurmayı bırakın yanına bile yaklaşamayacak biriyken kadın kılığında Fitnat'ın evine kadar girip onunla arkadaşça öpüşecek hale gelmiştir. Fitnat ise Hacı Mustafa'nın sert tutumu sebebiyle Talat'la aşkını tesadüflerinin hatırda bıraktıkları kadarıyla yetinerek yaşarken bir anda onu kollarının arasında bularak mutluluğu iliklerine kadar hissediyor. Hissediyor da, fikri alınmadan başka adamla nikahı kıyıldı bile. Aşıklara göre öyle geri dönüşsüz bir yol ki bu çözüm olarak intihar etmeyi hatta bir taraf bunu yapacaksa haberleşerek birlikte dünyaya gözlerini yummayı düşünüyorlar.

Vay arkadaş. Aşk insana neler yaptırıyor ya da aşk insanı nasıl da geri dönüşü olmayan bir yolu yani ölümü kabullenir hale getiriyor. İyi de bunu yapan aşk değil ki. Sevenlerin derdi kavuşmak. Ölüme sebep olan ise engeller. Neden var bu engeller biraz onu düşünsek ya. Aşkı ayıplamak, kötülemek kolay. Her şey ortada aslında. Şöyle bir baktığımızda insanların aşkları uğruna neler yaptığını konuşuruz hep. Hah işte. Yapılanlara sebep engelleri konuşsak ya biraz. Ama aşk kavuşmak değildir ki. Hep bir engel olmalıdır. Yani Mecnun dağları delmese Leyla için aşk olur muydu onun adı? Olmazdı. O zaman aşk varsa engeller de doğal olarak zaten vardır diyebilir miyiz? Bir bakalım. Ali Bey. Eşiyle en ufak meseleden bile tartışıp birbirlerini kırıyorlar. Zekiye Hanım yoktan mevzulara haftalarca küsüyor. En son Ali Bey, sen misin küsen diyerek eşini boşuyor. Çok geçmiyor, pişman oluyor. Ona ne kadar aşık olduğunu, onu ne kadar sevdiğini hatırlıyor. Lakin ne kadar çabalasa da geri getiremiyor. En son öğreniyor ki başkasıyla evlenmiş, aşkından çılgına dönüyor. Sonra? Ölüm haberi. Yıkılıyor Ali Bey. Seneler geçse de acısı dinmiyor. 17 yıl sonra karşısına bir kız çıkıyor, aynı Zekiye Hanım. Meğer kızıymış. Üstelik o kızla evlenerek tanışıyor. Hatta evlendikleri için kızıyla, kızının sevdiği Talat'ın aşkını baltalıyor ve ikisinin de intihar etmesine sebep oluyor. Kendisi de aklını yitirip aylar sonra gözlerini yumuyor hayata. Ne oldu şimdi? Her şey güzeldi. Ali Bey ve Zekiye Hanım mutlu, huzurlu yaşarlarken birden gereksiz nedenlerle tartışmaya başladılar ve ayrıldılar. Aşkın önüne engeli koydular. Bunları aşalım derken çözümü imkansız olan girdi araya, ölüm. Bu da yetmedi, doğan kızları Fitnat ve Talat birbirlerine olan aşklarına rağmen kavuşamamaları sebebiyle genç yaşta canlarına kıydılar. Engeller doğal olarak mı oluşmuş yoksa zaten kavuşulmuşken bir aşkın önüne hatta yıllar sonra doğacak başka aşkların karşısına kendi elleriyle mi koymuşlar onları?

Evet; aşktan bahsedebilmek için arada engeller olmalıdır, kavuşmak değildir mesele. Yalnız kavuşmuşken de değerini bilmek ve onu yaşamak gerekir. Ya da Hacı Mustafa, Şerife Kadın gibi duyarsızca bildiğini okuyarak insanların mutluluğuna müdahale etmemek lazım gelir. Yoksa insanlar kötülüklerin ve acıların nedenini aşkta aramaya; aşıklar da hatırlarındakilerle yetinmeye çalışarak bilinmezlik içerisinde, karanlıklarda sevişmeye devam eder.

Yorumlar

  1. Büyük bir dram.Yaşanmışlığı her zamanki gibi çok başarılı bir kalem ile kağıda dökmüşünüz Semih bey yüreğinizde sağlık.Tekrar tekrar teşekkürler.En kısa zamanda yeni kalemlemelerinizi sabırsızlısabırsızlık ile bekliyoruz...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder