Küçük Şeyler - Kitap İncelemesi
Yazar: Samipaşazade Sezai
Editör: Hacer Er
Günümüz Türkçesine Uyarlayan: Salih Bora
Sayfa Sayısı: 72
Yayın: Türkiye İŞ Bankası Kültür Yayınları
1. Bu Büyük Adam Kimdir?
2. Hiç
3. Kediler
4. İki Yüz Elli Kuruşa Bir Asır
5. Düğün
6. Bir Kitabe-i Seng-i Mezar
7. Bir Mezartaşı Yazıtı
8. Arlezyalı
9. Pandomima
DEĞERLENDİRME
Küçük Şeyler, Samipaşazade Sezai'nin 1891 yılında yazdığı Batılı anlamda ilk hikaye kitabıdır. Yazıldığı dönemde ilk baskısının ardından yeni hikaye kitaplarına yönelişle eser çabucak sindirilmiş olmalı ki ikinci baskısı yapılmamıştır. 9 hikayenin birkaçı dışında olay örgüsü zayıf. Bu beni hikaye okurken olay örgüsüne bağlı kalma alışkanlığımdan ötürü biraz rahatsız etti. Hikayeleri geri dönüp bir defa daha okuduğumdaysa çok şey fark ettim. Yazar her öykünün sonunda okuru buruk bir eksikliğin içinde bırakıyor. Belirli bir olay örgüsüne bağlı kalmamasıyla birlikte belirli bir sonla da karşı karşıya getirmiyor bizi, oluşan boşluklar okurun hayal gücüne kalıyor. Yine önsözünde gayesini izah etmiş olmasa hikayelerin çoğu kusurlu diyebilirim. Ancak en başında olayın ne olduğu değil, nasıl anlatıldığının önemli olduğunu söylüyor. Bu yaklaşımdan yola çıkarak okunduğumda kusurunun olmadığını, ne kadar haklı olduğunu görüyorum. Serim, düğüm, çözümün olmadığı Çehov tarzı bir kurguya kusur demiyorum yanlış anlaşılmasın, ortada bir durum bile olmamasından bahsediyorum. Lakin yazar bu kurgularda en ufak bir sözü bile anlatımınızla süslediğinizde ortaya okunabilir, kaliteli hikaye çıktığını söylemekle yetinmeyip bunu kanıtlıyor. Kanıtlamasının sebeplerinden biri seçtiği mekanların hikayelere uygunluğu. Bu konuda realist olan Sezai zaman zaman romantizmi öne çıkartıyor. Romantizmin ön plana çıktığı hikayelerde tasvirleriyle hayallerin içinde dolanmaya başlarken bir anda realist yaklaşımla dünyanın gerçekleriyle karşılaşıyor karakterler, vesilesiyle de okur. Şahsi beğenimden yola çıkarak kendimi öykü konusunda Maupassant tarzına daha yakın hissettiğimden, olay örgüsü olmayan Çehov tarzının hikaye olmaktan çıkıp yalnızca gözlemlerin tasviri haline dönüştüğünü düşünen ben Samipaşazade Sezai'nin yaklaşımıyla oluşturduğu öyküler konusunda hayal kırıklığı yaşadım diyebilirim. Binaenaleyh alışkanlığımdan mütevellit kitapta yalnızca 2 öyküyü beğendim.
Biri genç bey tarafından güzel olduğu için odalık yapılıp bir kenara itilmiş Dilistan'ın düğün gecesi kanserine yenik düşerek vefat ettiği anlatılan esaret öyküsü Düğün.
Diğeri insanlar arasında onları güldürmekle tanınan ve bunu meslek haline getirmiş, kimsesiz Paskal'ın seyircilerinden birine aşık olması ve uzun süre bu aşkı kendinden başka kimseyle paylaşamadığının; aşık olduğu Eftalya'nın gösterisine eşiyle gelmesi ve Paskal'ın hiçbir şey belli etmeden onları kahkahaya boğan gösterisinin akşamında kendini astığı, dilini dışarı çıkarmış vaziyette ölerek sevenlerini vefatında bile güldürmeyi başardığı hikayesi Pandomima.
Yorumlar
Yorum Gönder