Şair Evlenmesi - Kitap İncelemesi
Yazar: Şinasi
Editör: Hacer Er
Günümüz Türkçesine Uyarlayan: Refik Durbaş
Sayfa Sayısı: 54
Yayın: Türkiye İŞ Bankası Kültür Yayınları
Müştak Bey: Kumru Hanım'ın aşığı, güvey. Aşkından gözü kör olmuş, olan biteni göremez hale gelmiş. Alafranga tutum ve davranış sergilemektedir.
Hikmet Efendi: Müştak Bey'in sırdaşı, en yakın dostu. Akıllı ve pratik zekalıdır. Müştak Bey'i içerisine düştüğü zor durumdan kurtarmıştır.
Kumru Hanım: Müştak Bey'in sevgilisi ve Sakine Hanım'ın güzel kız kardeşidir.
Sakine Hanım: Kumru Hanım'ın ablası, Müştak Bey'in çirkin ve yaşlı nikahlısıdır.
Ziba Dudu: Müştak Bey'in evlilik işlerinde aracılık yapan kadındır.
Habbe Kadın: Müştak Bey'in yengesidir. Aynı zamanda düğünde geline rehberlik yapacaktır. Panik kişiliği vardır ve gelişen olayları duyunca feryat figan ortalığı birbirine katar.
Ebullaklakatül'Enfi: Müştak Bey ile Sakine Hanım'ın nikahını kıyan imamdır. Sahtekardır ve teklif edilen rüşveti derhal kabul ederek anında fikir değiştirmektedir. İri, uzun burunlu, çirkindir.
Batak Ese: Cahil mahalle bekçisidir.
Atak Köse: Mahallenin süprüntücüsüdür.
Mahalleli: Çoğunluğu esnaftan oluşan, imamın her dediğini doğru sayarlar. Cahil ve dedikoduculardır.
DEĞERLENDİRME
Karşımızda Şinasi'nin 1860 yılında oynatma umudu olmaksızın yazdığı tek perdelik komedi. Bu eser Batılı anlamda yazılmış ilk Türkçe oyundur. Töre komedisi özelliği taşıyan Şair Evlenmesi, görücü usulü evlenmenin sakıncalarını anlatıyor. Ahmet Kutsi Tecer Şinasi'nin oyun yazmasını "Fransız tiyatrosunu yakından görüp tanıdıktan sonra Garp tiyatrosunun edebi değerini iyice kavramış olması" şeklinde yorumlar. Oyundaki tiplemeler gündelik hayattan seçilmiş ve diyaloglarda geçen kelimelerdeki hatalar bile aynı tasvire ilham olanların dilinden kullanılmış.
Müştak Bey, Batılı tutum ve davranışıyla mahallede pek sevilmeyen bir gençtir. Sevgilisi Kumru Hanım'la evleniyor olmanın mutluluğuyla ne yapacağını bilemez. En yakın dostu Hikmet Efendi'yle konuşurken Sakine Hanım'ın ne kadar çirkin ve kötü bir insan olduğunu, böyle bir baldızı olduğu için utandığını söyler. Hatta Hikmet Efendi'ye onu sana gelin yapalım dediğinde Hikmet Efendi de "dikkat et de yanlışlıkla Sakine Hanım'ı sana gelin etmesinler. Büyüğü evlenmeden küçüğü evlendirmek pek bilindik bir adet değildir." der. Söylediği gibi de olur. Gelin Kumru Hanım değil, Sakine Hanım'dır. Müştak Bey, karşılaştığı duruma isyan ederek bunu kabul etmez. İtirazını koca karılar imamın desteğiyle reddeder. Düzenbaz imam bu davranışın namusuna hakaret olduğunu söyleyerek mahalleliyi gaza getirir ve Müştak Bey'in mahalleden ayrılmasını söyler. Hikmet Efendi olaya yetişerek pratik zekasıyla işi çözer. İmam aldığı bir kese altınla tüm fikrini değiştirir, mahalleliye dönüp hata ettiğini söyler. Derhal Kumru Hanım'ı çağırtarak Müştak Bey'i Sakine Hanım yerine Kumru Hanım'la nikahlar. Bu tek perde için yazılmış kısa hikayede Müştak Bey'in özellikle bekçiyle tartışması, kendisine "ben sana gösteririm fan fini" demesi mahallede Frenkliğe düşkünlüğüyle tanındığını gösteriyor. Yine alafranga tutumlu, eğitimli bir adamın cahil mahalle halkına ve düzenbaz imama karşı almış olduğu zafer işlenmiş diyebilirim. Tabi asıl tema görücü usulü evliliğin yarattığı sorunlar üzerine kurulmuş. Çıkartacağımız sonuç: kendimize önder, öncü seçtiklerimizin her beyanını esas kabul etmek, sözlerinin çizdiği yönde yol almak yanlıştır. O yolu gösterenler gün gelir, siyah dediklerine beyaz diyerek başka bir yön çizerler. Onlar siyah dediğini unutmazlar. Ancak biz hatırımızda yer etmemişçesine unutacak mıyız? Unutursak sürünün parçası olmaktan öteye gidemeyiz, koyun dediklerinde de kızmaya hakkımız olmaz. Şinasi'nin kaleminden oynatma umudu olmaksızın çıkmış bu eser, bugün bile sahneye koyulup başarıyla seyrettirilebilecek oyunlardan biridir.

Yorumlar
Yorum Gönder