Tottenham - Liverpool | Maç Analizi


TOTTENHAM 1 - 3 LIVERPOOL

20. haftanın son ve en çok beklenen mücadelesi Tottenham - Liverpool karşılaşmasıydı. Kuzey Londra ekibi son yıllardaki zirve takibinde geçtiğimiz sezon Mourinho'nun gelişinin ardından bu sezon vites arttırdı. Üst sıraların daimi adaylarından biri olan Tottenham, Şampiyonlar Ligi'nde de son yıllarda adından sıkça söz ettirmeye başlamıştı. Fakat Portekizli teknik adam takımın başına geçtikten sonra çok farklı bir oyun varyasyonuyla başarılı sonuçlar alarak ilk haftalarda liderliğe kadar yükselmiş ve Liverpool maçına kadar da liderliği korumuştu. Ardından gelen talihsiz sonuçlarla zirveden uzak kalsa da ikinci yarının yeni başladığını düşünürsek Tottenham hala şampiyonluk adaylarından biri olarak gösteriliyor.

Fakat ben öyle düşünmüyorum. Takımı iyi analiz ederek dünyanın en iyi 9 numaralarından, golcülerinden biri olan Kane'i asist makinesine çevirmesi, Son'dan kariyer performansı alması ve "doğru" bir oyun ortaya koyması elbette büyük başarı. Yakaladıkları ivmeyle üst sıralarda yine kendilerine yer bulacaklardır. Bilhassa zirvedeki takımlara karşı sürpriz sonuçlarla karşımıza çıkacaktır. Ancak sürprizin sezon sonu zirvede yaşanacağını sanmıyorum. Çünkü yıllardır belli bir sistem kurarak istikrarlı performanslarıyla kendi oyun kimliğini oluşturmuş takımlar var. Üstelik bu takımların kadroları rekor paralar veya hatırı sayılırdan da öte dudak ısırtan bonservisler harcanarak kuruldu. Her ne kadar sorunlar yaşasalar da sezon sonu ipi o takımlardan biri göğüsleyecektir. Tottenham o takımlardan biri değil. Doğru transferler ve Jose'nin sahaya yansıttığı futbolun sürdürülmesiyle ilerleyen yıllarda şampiyonluktan söz edebiliriz lakin şu an için çok erken. Yine de dünyanın en çok izlenen liginin zirve yarışında futbolseverleri heyecanlandıran bir takım olduklarını söylemeden geçemem. Jose Mourinho da her açıklamasında güldürüyor, güldürdüğü kadar da düşündürüyor ve bu lige renk katıyor.


MAÇ ÖNCESİ PUAN TABLOSU




İLK 11'LER






MAÇ DEĞERLENDİRMESİ

Maç kadroları verildiğinde Tottenham'ın sahaya nasıl dizileceğini merak ediyordum. Maç öncesi yayında 3-4-3 olarak gözükse de önceki mücadelelerde sahaya bu şekilde çıkmadıklarından bir es verdim ve hakemin düdüğünden sonra sahaya farklı yayılmaları ihtimali olsa da diziliş gözüktüğü gibi 3-4-3 şeklindeydi. Mourinho'nun tercihini açıkçası mantıklı buldum. Oyun planının genelde rakip ayırt etmeksizin topun arkasına geçerek kontra atak üzerine kurulu olduğunu düşündüğümde Liverpool'un hücumdan ziyade uzay hattına karşı 3'lü savunma tercihi gayet doğruydu. Ki bu tercih sonucunda Firmino ve Salah Tottenham defansı arasında kayboldu. Liverpool ise maç öncesi Fabinho'nun yaşadığı sakatlıkla bir darbe daha almış oldu. Defans oyuncularının sakatlıklarıyla orta sahalarını stopere devşiren Klopp, devşirdiği oyuncuları da kaybetmeye başladı. Fabinho'nun sakatlığı sebebiyle Henderson Matip'in partneri olarak sahaya çıktı. Bu zorunlu tercih Tottenham'ın hücum hattındaki etkinliğini düşündüğümüzde Liverpool'a sorun yaşatabilirdi. Lakin öyle olmadı.

Maç başlar başlamaz Liverpool Sadio Mane'nin defans arkasına kaçmasıyla pozisyona girdi ancak değerlendiremedi. Bu pozisyonun hemen ardından ev sahibi Son'la topu ağlara gönderdi fakat gol VAR incelemesinin ardından ince bir ofsayt kararıyla iptal edildi. Mane 21. dakikada bir kez daha pozisyona girdi fakat bu şansı da değerlendiremedi. Tottenham top rakipteyken pres yapmak yerine topun arkasına geçiyor ve rakibi geride karşılıyordu. Rakibin tüm pas opsiyonlarını kapattılar ve konuk ekibin oyuncularına ceza sahasına topla girene kadar tackle dediğimiz müdahale girişiminde bulunmadılar. Liverpool tarafındaysa defans hattında riskli bir tandem oluşturulmak zorunda kalınması sebebiyle olsa gerek bekler hücuma fazla katkı veremedi ama Arnold ve Robertson geride rakibin hızlı oyuncularına fazla fırsat vermediler. Kane'in talihsiz sakatlığı sonrası oyunu birbirine adeta iple bağlıymışçasına oynayan Son-Kane ikilisinin etkinliğine bağlı olan Mourinho'nun takımı rakibi tehdit edecek pozisyonlar üretmekte zorlandı. Ndombele ve Bergwijn'in orta sahada adam eksilterek dribblingleriyle topu Son'a aktarma çabalarıysa yeterli olmadı. Bu çabalar sonuçlandığındaysa Son ileride etkili olamadı.

İlk yarının bittiğini düşünürken son anlarda Henderson'ın harika pasında Mane defansın arkasına hareketlenerek topu içeri çevirdi ve çok da iyi olmayan bu orta Eric Dier ve Hugo Lloris'in hataları sonrası Firmino tarafından rahat bir gol vuruşuyla Liverpool'u soyunma odasına 1-0 önde götürdü. Sakatlıklar yüzünden orta sahaları stopere devşirmek büyük bir sorun ancak bu pozisyonda mecbur kalınan tercih avantaja dönüştü. Dünyada Van Dijk gibi az sayıda stoperin atabileceği bir pası da ancak üst düzey bir orta saha oyuncusu atabilirdi.








İkinci yarı iki takımda şanssız sakatlıklar nedeniyle değişiklikler yaparak sahaya çıktı. Liverpool Matip'in sakatlığıyla şampiyonluk yarışında bir darbe daha almış oldu. Matip'in yerine Nathaniel Phillips girdi. Ev sahibi ekipte ise çok daha büyük bir sorun: takımın bel kemiği, Mourinho'nun göz bebeği, Son'un hammaddesi Harry Kane sakatlığı sebebiyle maça devam edemedi. Eğer sakatlığı ciddiyse Tottenham sezonun geri kalanında tüm planlarını değiştirmek zorunda kalabilir. Kane giderken yanında Serge Aurier'i de götürdü ve yerlerini Harry Winks ve Erik Lamela'ya bıraktılar. Lamela değişikliği mecburi bir değişiklikten ziyade Mourinho'nun taktiksel hamlesiydi. Bence bu hamle başarılı olamadı. Hatta o kadar başarısız oldu ki ben Lamela'yı sahada göremedim.

İkinci yarıya erken başlayan Liverpool ilk yarıda fazla göremediğimiz Salah'la pozisyona girdi fakat Mısır'lı oyuncu bu fırsatı değerlendiremedi. Saniyeler ardından Mane'nin etkisiz vuruşunda Lloris'in al da at dercesine yaptığı hata pahalıya mal oldu. Trent Alexander Arnold kendisine yapılan bu güzelliğe mütevazi bir şekilde karşılık vererek topu ağlara gönderdi.








Tottenham bu gole cevap vermekte geç kalmadı ve sol kanattan yaptığı atakta Liverpool savunmasını hazırlıksız yakalayarak Höjberg'in nefis şutuyla farkı 1'e indirdi.




Ardı ardına gelen gollerin sebebi takımların sahaya henüz yayılamamış olmasıydı. İki takımda ne olduğunu anlamadan meşin yuvarlağı ağlarında buldu. Maç 1-2 olduktan sonra Tottenham tercihen topla biraz daha fazla oynamaya başladı. Ancak Liverpool savunmasının kilidini açamadılar. Maç sonuna kadar bir iki pozisyon dışında fırsat yakalayamadılar. Zaten yakaladıkları pozisyonlar net değildi. İlk yarıdaki senaryo tersine döndü. Bu kez Liverpool top rakipteyken pres yapmak yerine geride karşılayıp pas opsiyonlarını kapatıyor, topu aldığında hızlıca kontra atakla Tottenham'ı avlamak istiyordu. Tottenham ise topla daha fazla oynadı, topu kaptırdığında rakibe kalabalık bir şekilde pres uyguladı. Bu senaryo devam ederken talihsiz bir pozisyonda Thiago'nun kafası yarıldı ve kanlar içinde yere uzandı. Sezon başı Bayern Münih'ten gelen İspanyol oyuncu tedavisinin ardından bandajla sahaya döndüğünde gol öncesi asistin asistini yaparak neden bu takıma transfer edildiği sorusuna cevap vermiş oldu. Verdiği pas sonrası Salah'ı çok iyi gördü ve Salah topu ağlara gönderdi. Ancak gol ofsayt gerekçesiyle iptal edildi. Thiago sakatlanmadan önce forvet arkasında oynarken bu pozisyonun ardından 8 numara gibi orta alanda takımının topa sahip olmasını sağladı.

65. dakikada Arnold'ın defans arkasına sarkan Mane'ye attığı harika pas, asist oldu ve Mane Tottenham defansının ve kalesinin hatalar zincirine bir yenisini eklediği pozisyonda topu ağlara göndererek farkı 2'ye çıkardı.








Farkın 2'ye çıkması sonrası Liverpool iyice rahatladı. Maç öncesi duruma göre 1 puana bile razı olabilecek Klopp ve öğrencileri rakibin hatalarıyla bu kadar kolay bir galibiyet alabileceğini tahmin etmemiştir. Tottenham gole rağmen hiçbir reaksiyon gösteremedi. Uzun toplar denemeye başladılar fakat gönderdikleri topları karşılayacak hiç kimse olmadığından bu sadece çaresizliğin göstergesiydi. Ben uzun topları görünce Carlus Vinicus'u alması gerektiğini düşünüyordum fakat Mourinho'nun tercihi golden 20 dakika sonra Bale değişikliği oldu. Yanlış tercih. Bale da hiçbir etkinlik gösteremedi ve Tottenham White Hart Lane'de birçok sıkıntıyla uğraşan Liverpool'a şampiyonluk mücadelesinden kopmaması için altın tepside 3 puanı sunmuş oldu.


MAÇIN ADAMI


TRENT ALEXANDER-ARNOLD



Maçın adamı şüphesiz 1 gol 1 asistlik katkısıyla Trent Alexander Arnold oldu. Bence maçın adamı olmasının sebebi skor katkısından ziyade oynadığı kanatta rakibin etkili olmasına müsaade etmemesi ve hücuma çıkışlarda ilk yarıdaki pasif görüntüsünün ardından ikinci yarıda tehditkar oynamasıdır.


Topla Buluşma: 87
En Yüksek Hız (KM/S): 29.61
Kat Edilen Mesafe (KM): 9.9
Sprint Sayısı: 8


MAÇ İSTATİSTİKLERİ




MAÇ SONU PUAN TABLOSU




Yorumlar

  1. Merhaba Semih bey.Bence sizde yazmış olduğunuz bu güzel yazı ile Liverpool gibi 3puanı almış gözüküyorsunuz.Tebrikler...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder